Pandemi Döneminde Sağlık Personelinin İstifa Yasağı Hakkında Hukuki Değerlendirme

Bilindiği üzere Sağlık Bakanlığı tarafından 27.10.2020 tarihinde yayımlanan genelge ile sağlık çalışanlarının pandemi sürecinde istifa, emeklilik ve izin haklarına dair düzenlemeler yapılmıştır. Genelgenin 1. Maddesinde “Her ne sebeple olursa olsun bu süreçte görevinden çekilme (istifa) talebinde bulunan personelin mezkûr talebi kabul edilmeyecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Anayasanın 13. Maddesi uyarınca, olağan dönemlerde temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlandırılabilmektedir. Bu halde, istifa hakkına ilişkin bir sınırlamanın ancak kanunla yapılması veya sınırlama işleminin açık bir kanuna dayanıyor olması gerekmektedir. Anayasa’nın “Zorla Çalıştırma Yasağı” başlıklı 18. Maddesinde;

“Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.”

Düzenlemesi yer almaktadır. Anayasa’nın açık hükmüne bağlı olarak 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 20. Maddesinde de “Devlet memurları, bu kanunda belirtilen esaslara göre memurluktan çekilebilirler” ifadesiyle istifa hakkı düzenlenmiştir. İstifanın usul ve sonuçları da aynı kanunun 94. Maddesinde belirlenmiştir. Maddeye göre, “Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır. Çekilmek isteyen memur yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam eder. Yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde, üstüne haber vererek görevini bırakabilir.” İfadeleriyle, memurun istifa talebini yazılı olarak sunması ve yerine atanan kimsenin gelmesi ya da istifasının kabulü amacıyla en fazla bir aylık bekleme süresini tamamlaması sonrası görevinden çekilebileceği belirtilmiştir. Kanun maddesinden de anlaşıldığı üzere, idarenin bir aylık bekleme süreci sonrasında istifa talebini kabul etmeme yetkisi bulunmamaktadır.

Kanunda belirlenen şekilde istifa eden memura karşı uygulanabilecek yaptırımlar yine 657 Sayılı Kanun’un 97. Maddesi’nde düzenlenmiştir. Belirlenen yaptırımlar 4 ayrı şekilde değerlendirilmektedir. Buna göre;

  1. Yazılı müracaatla istifasını sunan ve bir aylık ihbar süresini veya istifanın kabulünü bekleyerek görevlerinden ayrılan memurlar 6 ay geçmeden yeniden memur sıfatı kazanamazlar.
  2. Yazılı müracaatla istifasını sunmasına karşın ihbar süresini veya istifasının kabulünü beklemeksizin derhal görevi bırakan memurlar 1 yıl geçemeden yeniden memur sıfatı kazanamazlar.
  3. Görevi gereği devir ve teslim ile yükümlü olan memurlar, bu işlemler sona ermeden görevden çekilmeleri halinde 3 yıl geçmeden yeniden memur sıfatı kazanamazlar.
  4. Olağanüstü hal, seferberlik ve savaş hallerinde veya genel hayata müessir afetlere uğrayan yerlerdeki devlet memurları, istifaları kabul edilmedikçe veya yerine memur atanmadıkça görevi bırakmaları halinde hiçbir surette yeniden devlet memurluğu sıfatı kazanamazlar.

Belirtilen haller dışında görevini bırakan memura yönelik herhangi bir yaptırım bulunmamaktadır. Pandemi sebebiyle ülkemizde olağanüstü hal ilan edilmediğinden ve salgın hali, kanunlara göre “afet” olarak düzenlenmediğinden 4. Yaptırım halini doğuracak şartlar mevcut değildir.

Ek olarak, Sağlık Bakanlığı tarafından 19.01.2021 tarihinde yeni bir genelge yayımlanmış, bu genelge ile 27.10.2020 tarihli genelgede belirlenen emeklilik ve izin hakları kısıtlamaları yeniden düzenlenmiştir. Ancak istifa hakkı hususunda herhangi bir değişiklik yapılmamış yalnızca kısıtlamaların gerekçesi olarak “pandemi olarak kabul edilen Covid-19 salgını ile mücadelenin kesintisiz, etkin, yayılımının önlenmesi ve salgınla mücadelede görev yapan personeli olası riske karşı koruyabilme amacı” gösterilmiştir. Gerekçeden yola çıkılarak, istifa talebine yönelik bireysel durumların, özgünlüklerin salgınla mücadelenin etkin olarak gerçekleştirilmesi halini yerine getirilemeyecek olması sebebine dayanması halinde genelgedeki kısıtlamaların uygulanamayacağı sonucu çıkmaktadır.

Tüm anlatılanlar dikkate alındığında, Anayasa güvencesi altında düzenlenen istifa hakkının genelge gibi bir alt normla kısıtlanamayacağı, yayımlanan Sağlık Bakanlığı genelgesinde yer alan istifa yasağının temel hak ve özgürlüklere aykırı nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır. Yine de kişinin istifa edip Bakanlığın bunu kabul etmediği, çalışmakla kişiyi yükümlü kıldığı bir somut uyuşmazlık örneği ile büromuz henüz karşılaşmış değildir. Böylesi bir uyuşmazlığın doğması durumunda Mahkemelerin idarenin temel hakkı ortadan kaldıran uygulamasını hukuka aykırı bulacağı düşünülmektedir.