Hemşirelerin Mobbing Karşısında İzleyebileceği Yollar Nelerdir?

Hemşirelerin Karşılaştıkları Psikolojik Taciz (Mobbing) Durumlarına Karşı Başvurabilecekleri Hukuki Yollar

Türk Dil Kurumu, “mobbing” kelimesinin karşılığı olarak “bezdiri” kelimesini kullanmış ve “bezdiri”yi ise “iş yerlerinde, okullarda vb. topluluklar içinde belirli bir kişiyi hedef alıp, çalışmalarını sistemli bir biçimde engelleyip huzursuz olmasına yol açarak yıldırma, dışlama, gözden düşürme” şeklinde tanımlamıştır.[1]

Kamu görevlilerinin maruz kaldıkları mobbing ise, genellikle amirin astı üzerindeki hiyerarşik gücünden kaynaklanan yetkileri kötüye kullanmasından kaynaklanmaktadır. Aşağıda bu işlemlere karşı yapılabilecek başvurulara ilişkin açıklamalarımıza yer verilecektir.

a) İdareye Şikayet Yolu

Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Müracaat, şikayet ve dava açma" konulu 21. Maddesinde, devlet memurlarının kurumlarıyla ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari eylem ve işlemlerden dolayı şikayet ve dava açma hakkına sahip oldukları, müracaat ve şikayetlerin söz veya yazı ile en yakın amirden başlayarak silsile yolu ile şikayet edilen amirler atlanarak yapıldığı, müracaat ve şikayetlerin incelenerek en kısa zamanda ilgiliye bildirildiği belirtilmiştir. Şikayet hakkının kullanımına ilişkin esaslar ise Devlet Memurlarının Şikayet ve Müracaatları Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir.

İdarenin, şikayet üzerine ilgili devlet memuru hakkında disiplin soruşturması başlatması gerekmektedir. Disiplin cezası gerektiren hallerin düzenlendiği, 657 sayılı 125.maddesinde, mobbing veya psikolojik tacize ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamasına karşın, haksız yere yapılan geçici görevlendirmeler, maddenin A/(e) bendinde düzenlenen ve uyarı cezasını gerektiren bir fiil olarak düzenlenen, "Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak", D/(ı) bendinde düzenlenen ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren bir hal olarak düzenlenen, "Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak" fiilleri arasında değerlendirilebilir.

Başvuru, Yönetmeliğin Örnek-1 Bölümünde gösterilen örnek dilekçeye uygun bir dilekçenin hazırlanarak Yönetmelikte gösterilen amire verilmesi yoluyla yapılmaktadır. Bu nedenle, Derneğinize başvuran hemşireler ve aynı sorunu yaşayan sağlık personellerinin idareye şikayet yolunu kullanabileceği düşüncesindeyiz.

b) Mobbing Nedeniyle Uğranılan Zararın Tazmini İstemiyle Tazminat Davası Açılması

Mobbing nedeniyle uğranılan zararın tazmini iki şekilde istenebilir. Birincisi, doğrudan doğruya mobbing uygulayan kamu görevlisine karşı adli yargıda tazminat davası açılabilir. İkincisi ise hizmet kusuru nedeniyle idareye karşı tam yargı davası açılabilir.

Diğer yandan, idarenin denetim yükümlülüğü kapsamında, kamu görevlilerini denetlemesi gerekmektedir. İdare, kamu görevlilerini psikolojik tacizden koruma ve psikolojik tacizi önleme konusunda gerekli özeni göstermek ve tedbirleri almakla yükümlüdür. Diğer bir deyişle, idare, çalışanlarının psikolojik tacize maruz kalmaması, maruz kalanların ise daha fazla zarar görmemesi için gerekli her türlü tedbiri almalıdır[2].

Nitekim, “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” başlıklı ve 2011/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin 1. maddesinde, işyerinde psikolojik tacizle mücadelenin öncelikle işverenin sorumluluğunda olduğunu ve işverenlerin çalışanların tacize maruz kalmamaları için gerekli bütün önlemleri almaları gerektiği düzenlenmektedir. Genelge’nin 6. maddesinde ise, denetim elemanlarının, psikolojik taciz şikayetlerini titizlikle inceleyip en kısa sürede sonuçlandıracakları belirtilmiştir. 657 sayılı Kanunun 10.maddesinde ise amir durumda olan devlet memurlarının görev ve sorumlulukları düzenlenmektedir. Maddenin birinci fıkrasına göre, “Devlet memurları amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve yaptırmaktan, maiyetindeki memurlarını yetiştirmekten, hal ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli sorumludurlar.”

Bu denetim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda idarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumluluğu söz konusu olacaktır. Başka bir anlatımla, idare tarafınızca yapılacak şikayet üzerine işyerinde psikolojik taciz yapıldığını öğrendiğinde, hukuki dayanaktan yoksun geçici görevlendirme işlemini yapan kamu görevlisi hakkında disiplin soruşturması başlatmazsa, idarenin hizmet kusuru söz konusu olacaktır. Böyle bir durumda, zararın tazmini istemiyle idare aleyhine idari yargıda dava açılabileceği düşüncesindeyiz.

c) Cumhuriyet Başsavcılığı'na Şikayet Yolu

Bilindiği üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 257.maddesinde, görevi kötüye kullanma suçu düzenlenmiştir. Maddeye göre, Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisinin, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.

Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, failin kamu görevlisi olması, failin kamu görevinin gereklerini yerine getirmemesi ve bunun sonucunda kişilerin mağduriyetine neden olması gerekmektedir.

Anayasa’nın 128.maddesinde kamu görevi, ‘kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler’ şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 6.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinde, kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişinin anlaşıldığı belirtilmiştir.

Somut durumda mobbing uygulayan kamu görevlilerinin, bezdirici işlemlerinin bu kişilerin kamu görevlerini gereği gibi yerine getirmemelerinden kaynaklı olduğu ve sağlık çalışanlarının mağduriyetine neden olması gerekçesiyle bu işlemlere maruz kalan sağlık çalışanlarının, işlemi gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunabileceği düşüncesindeyiz.

d) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na Başvuru

29690 sayılı ve 20.04.2016 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nun 8.maddesi ile, bu Kanunla ve diğer mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz, Başbakanlıkla ilişkili Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kurulmuştur.

Kanunun 2.maddesinin (g) bendinde ise işyerinde yıldırmanın, "Bu Kanunda sayılan ayrımcılık temellerine dayanılarak kişiyi işinden soğutmak, dışlamak, bıktırmak amacıyla kasıtlı olarak yapılan eylemleri" ifade ettiği belirtilmiş ve Kanunun 4.maddesinde işyerinde yıldırma, ayrımcılık türleri arasında sayılmıştır.

Kanunun 9.maddesinin (g) bendinde, ayrımcılık yasağı ihlallerini resen veya başvuru üzerine incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek, Kurumun görevleri arasında sayılmıştır.

Kuruma yapılacak başvurulara ilişkin esaslar ise Kanunun 17.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre,

"(1) Ayrımcılık yasağı ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek ve tüzel kişi Kuruma başvurabilir. Kuruma başvuru, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da yapılabilir. Başvuru hakkının etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir surette engel olunamaz. Başvurulardan herhangi bir ücret alınmaz.

(2) İlgililer, Kuruma başvurmadan önce bu Kanuna aykırı olduğunu iddia ettikleri uygulamanın düzeltilmesini ilgili taraftan talep eder. Bu taleplerin reddedilmesi veya otuz gün içerisinde cevap verilmemesi hâlinde Kuruma başvuru yapılabilir. Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde, bu şartı aramadan başvuruları kabul edebilir.

(3) Dava açma süresi içinde Kuruma yapılan başvurular işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur."

Kanunun 25.maddesinde ise idari yaptırımlar düzenlenmiştir. Buna göre,

"(1) Ayrımcılık yasağının ihlali hâlinde, bu ihlalin etki ve sonuçlarının ağırlığı, failin ekonomik durumu ve çoklu ayrımcılığın ağırlaştırıcı etkisi dikkate alınarak ihlalden sorumlu olan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri hakkında bin Türk lirasından on beş bin Türk lirasına kadar idari para cezası uygulanır.

(2) Birinci fıkrada belirtilen idari para cezasının kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları hakkında uygulanması hâlinde, ödenen idari para cezası, cezaya esas ayrımcı uygulamaya kusuruyla sebebiyet veren kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında görev yapanlara rücu edilir.

(4) Kurul, verdiği idari para cezasını bir defaya mahsus olmak üzere uyarı cezasına dönüştürebilir. Hakkında uyarı cezası verilen kişi veya kurumun ayrımcı fiilinin tekrarı hâlinde alacağı ceza yüzde elli oranında artırılır. Bu artış ceza üst sınırını aşamaz."

Derneğinize başvuran hemşireler ve diğer sağlık çalışanlarına uygulanan işlemin de işyerinde yıldırma olduğu düşünüldüğünde, bu kişiler tarafından Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'na başvuruda bulunulabileceği düşüncesindeyiz.

e) Kamu Görevlileri Etik Kurulu'na Başvuru

Derneğinize ileti gönderen hemşireler ve diğer sağlık çalışanları, 5176 Sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca “Kamu Görevlileri Etik Kurulu”na başvurabilirler. Kanunun 5.maddesine göre, Kamu Görevlileri Etik Kurulu, başvurular üzerine yapacağı inceleme ve araştırmayı en geç üç ay içinde sonuçlandırmak zorundadır. Kurul, sonucu ilgililere ve Başbakanlığa yazılı olarak bildirir. Kurul’un bu Kanun’a göre yaptığı inceleme ve araştırmalar, genel hükümlere göre ceza kovuşturmasına veya tâbi oldukları personel kanunları hükümlerine göre disiplin kovuşturmasına engel teşkil etmez. Kurul’un inceleme ve araştırma sonucunda verdiği kararlar, kamu görevlilerinin etik davranış ilkelerine uygun davranıp davranmadıklarını tespit eden kararlardır. Bu kararlar, idari davaya konu olabilecek icrai nitelikte işlemler değildir.

Ancak Kurul tarafından yapılan etik ihlal tespitinin, yapılacak diğer başvurularda kullanılabileceği ve ilgili kamu görevlilerinin işlem ve eylemlerinde etkili olabileceği düşüncesindeyiz.

f) Kamu Denetçiliği Kurumu’na Başvuru

Anayasa'nın 74.maddesine göre, herkes kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 5.maddesinin 1.fıkrasında Kurum’un görevleri şöyle belirtilmektedir: “Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikayet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir." Bir kamu görevlisine, diğer bir kamu görevlisi tarafından yapılan mobbing de, idarenin işleyişi sırasında meydana geldiğinden ve mobbing yapan kamu görevlisi de idarenin bir parçası olduğundan, bu işlem ve eylemlerin de Kurum’a şikayete konu olabileceği düşüncesindeyiz.

Kanun maddesinden anlaşılacağı üzere Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından verilecek karar idari davaya konu olabilecek icrai bir karar niteliğinde değildir. Ancak yukarıda belirtildiği üzere, Kurum tarafından yapılan tespitler, yapılacak diğer başvurularda kullanılabilecektir.

Kanunun 17. maddesine göre, Kurum’a başvuruda bulunulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesi gereklidir. İdari başvuru yolları tüketilmeden yapılan başvurular ilgili kuruma gönderilir. Ancak Kurum, telafisi güç veya imkansız zararların doğması ihtimali bulunan hallerde, idari başvuru yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebilecektir. İdari başvuruya idare tarafından verilecek cevabın tebliği tarihinden veya idare başvuruya altmış gün içinde cevap vermediği takdirde bu sürenin bitmesinden itibaren altı ay içinde Kurum’a başvurulabilecektir. 17. maddenin son fıkrasına göre ise, dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durduracaktır.