THD Genel Başkanı içini dökmeye devam ediyor...

16 Şubat, 2009

THD Genel Başkanı içini dökmeye devam ediyor

Türk Hemşireler Derneği (THD) Genel Başkanı Prof. Dr. Saadet Ülker, SAĞLIĞIN SESİ Gazetesi aracılığıyla içini dökmeye devam ederken “Meslektaşlarımın önemli bir kısmı bizzat kendi meslektaşları tarafından mağdur ediliyor. Ama işini kaybetme korkusundan sessiz kalıyor” diyor.


Aile Hekimliği ve Hemşirelik:

Değişen kanunumuzu web sayfamızdan dikkatle okursanız 4. maddeyle ilgili olarak bir durumun farkına varacaksınız. Biz bu maddede hemşirenin çalışabileceği yerleri tek tek sayıp dökmedik. “Her yerde çalışır” dedik. Bu yerler de bellidir. Aile hekiminin yanında çalışır hükmü irademizin dışında Kanunda yer aldı. Türk Hemşireler Derneği Şubat 2006’da, Sağlıkta Dönüşüm Programının bir alt bileşeni olan Aile Hekimliği Sisteminin, toplumumuzun özellikle sağlığının korunması ve yükseltilmesi konusunda uygun bir sistem olamayacağı inancıyla sistemi ret ettiğini açıkça beyan etmiştir. Ayrıca, mevcut haliyle bile durum hemşirelik yönünden insan gücü israfından başka bir anlam taşımamaktadır.  Hemşire ve ona eşdeğer sağlık memurları bu sistemde muayenehane görevlisi konumuna girmekte ve bu konumda kendilerinden beklenilen görevlerin çoğunun hemşirelikle ilgisi kalmamaktadır.
THD Aile Hekimliği konusunda ki görüşünü web sayfasında açıkladığı gibi her platformda da açıklamaya devam etmektedir. İlgili yönetmelik çalışmasında da THD’ nin temel sağlık hizmetleri alanındaki temsilcileri bu konuda ki görüşlerini komisyona iletmişlerdir.

Baş Hemşireliğe Atanma:

20 Şubat 2005 ’de göreve başladığımızdan bu yana Devlet ya da Üniversite Hastanelerinde görevlerinden alınan bazı baş hemşireler THD ’yi arayıp uğradıkları haksızlığı anlatıyorlar ve derneğin çözüm bulmasını istiyorlar.

THD gerektiğinde işi hukuki yönden irdelemesi için hukuk bürosuna yönlendiriyor. Şimdiye kadar bu konuda hiçbir çözüm üretemedik. Üretemezdik de. Çünkü görevden alınan da göreve gelirken, geçerli hiçbir ölçüt olmaksızın bir yol bularak o göreve atanmış. Bu durumu açığa kavuşturduğumuzda mağdur olanlar bize hak veriyorlar.
 
İşte, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde hemşirelik Hizmetleri Yönetimi dahil hemşirelikle ilgili kısımların tamamı bu mesleği çalışma hayatında gelişigüzellikten, keyfilikten kurtarma ve gerçek bir mesleğin koşullarına kavuşturma bilinciyle çalışılıyor. Sevinçle ifade edebiliriz ki bunu anlayanlar çoğunlukta. Anlamayanlar da umarız  bir gün anlarlar….


İşi Kaybetme Korkusu!

Çalışma Koşulları: THD, meslektaşlarının kabullenilmesi mümkün olmayan koşullarda çalıştırılmakta olduğunun bütünüyle farkındadır. Bu konuyla ilgili olarak farkında olduğu diğer bir çarpıcı gerçek ise, özellikle mağdur durumda olan meslektaşlarının önemli bir kısmının bizzat kendi meslektaşları tarafından mağdur edilmesi, mağdur olanın, işini kaybetme korkusu ile sessiz kalmayı tercih etmesidir.
Bu durumun neden böyle olduğunu, hemşireliğin eğitiminden hizmetlerinin yönetimine kadar olan alanı soğukkanlılıkla, nesnel bir bakış açısıyla irdelersek, ortaya çıkarabiliriz. Yeter ki bunu yapalım, yapmaya çalışanların da hem yazdıklarını hem de söylediklerini okuyup, dinleyip anlamaya çalışalım.

Hepsi bir bütünün parçaları…
Unutmayınız, “çalışma koşulları, hizmetlerin yönetimi, temel eğitim ve ücret” birbirini belirleyen değişkenlerdir. Birindeki bozukluk ya da aksama hemen öbürüne yansır. Bu nedenle THD bu konuların hepsini bir bütün olarak ele alıyor ve çalışmasını da ona göre yönlendiriyor.  Bu bağlamda çalışma koşulları, uzun bir süreden beri THD ’nin gündeminde. Konuyla ilgili veriler elimizde var. Yönetim Kurulumuz bu verileri bir süre sonra yayın haline getirmenin hazırlıkları içerisindedir. Metin hazırlandıktan sonra Hukuk Danışmanımıza verilecek. Onun da değerlendirmesi sonucunda , “çalışma hayatı” ile ilgili olarak hukuken ne yapabileceğimize karar vereceğiz.  Bu bağlamda, “Döner Sermaye” ile ilgili hukuki girişimimizin henüz sonuçlanmadığını biliyorsunuz.

Mesleki Hatalar!
THD’ye zaman zaman meslek hatası nedeniyle hüküm giymiş ya da giymek üzere olan meslektaşlarımızın başvurularını incelediğimizde, belgelerden sistemin nasıl işletilemediğini ve bu nedenle insan hayatı için nasıl tehdit oluşturduğunu açıklıkla anlayabiliyoruz. Sağlık Bakım Sistemi yönetilemiyor. Ayrıca, ezbere dayalı mesleki temel eğitim hata yapmanın yollarını açıyor, adeta besliyor. Bize gelen dosyalara bu anlayışla bakıyor ve Hukuk Büromuz aracılığı ile müdahale edebileceğimiz yerlere müdahale etmeye çalışıyoruz. Soruna ille de “meslektaşımız haklıdır” anlayışı ile değil bütüncül olarak yaklaşıyoruz. Bu bağlamda, hemşire hatalarının da görüşüldüğü Yüksek Sağlık Şurasına taraf olarak katılma talebimize, mevzuat izin verdiği halde Sağlık Bakanlığından istediğimiz cevabı alamadık. Temmuz 2008’de Sağlık Eğitimi Genel Müdürüne konuyu tekrar hatırlattık. Hatırlatmaya devam edeceğiz. Sistem bizi görmek, anlamak ve kabul etmek zorundalar. Aksi yaklaşımların sistemi nasıl zorladığını gördük, görüyoruz.

Meslek İcrası ve Sağlık:
Hemşireler de diğer sağlık personeli gibi, sağlıkları yönünden en iyi koşullarda bile tehdit altındalar. Kesici/ delici aletlerin yarattığı tehdit biliniyor. Bir dönem Hepatit B nedeniyle kaybettiğimiz meslektaşlarımız oldu. Şimdi de Kanamalı Kırım Kongo Ateşi!  Bolu, Köroğlu Devlet Hastanesinde Temmuz 2008’de kaybettiğimiz meslektaşımız ile ilgili veri toplamaya çalışırken yine “konuşma yasağı var”, “konuşursam başıma iş gelir”, ya da “söylediklerimi yazmayın, bir yerde söylemeyin” gibi korku ifadeleriyle karşılaşıyoruz. Korku! Hep korku!  Bunu nasıl yıkacağız?  2005’ de bebek ölümlerinde olduğu gibi, 2008’deki bebek ölümlerinde ve KKKA ’den ölümlerde işi sistem içinde anlamanın, açıklamanın ve uygun önerilerde bulunmanın yollarını aramaya girdik. Karşımıza hep korku çıktı, yolumuzu kesti…

Meslek Örgütüne Bağlılık:
20 Şubat 2005’den bu yana derneğimize yeni üyeler girdiği gibi, yıllık aidatlarını ödemedikleri için tüzük gereği üyeliklerine son vermek zorunda kaldığımız meslektaşlarımız da oldu. Örgüte bağlılık anlamında iç ferahlatıcı haberler vermek pek mümkün değil. Meslekle ilgilenen beklendiği kadar çok değil. Ancak, küçük bireysel çıkarlarıyla ilgilenen haylice fazla. Bunlar da kendilerini şöyle ifade ediyorlar:” Dernek benim içine yapıyor ki, üye olayım!”  Bu tıpkı “imkan vardı da okumadık mı” diyerek, her okuyanın bulunduğu yerde bir imkan olduğu için ya da bir yerde okuyabilmenin maddi ve manevi koşullarına sahip olduğu için okuduğunu zanneden anlayışa benzemektedir. Benzerlik, her ikisinin de hiç düşünülmeden, sorgulamadan ve işin ilginci, büyük bir haklılık zannıyla sarf edilmiş sözler olmalarından kaynaklanmaktadır.

Türk Hemşireler Derneği, diğer dernekler gibi gönüllük esasına göre çalışır. Çalışanlara, sendikalarda olduğu gibi ücret ödenmez. Dernek Yönetim Kurulunun tamamı meslekleri ile ilgili farklı işlerde çalışmaktadır. Bu işlerinden arta kalan zamanı meslekleri için uğraşmak üzere gönüllü olarak ayırmışlardır. Derneğin gelir kaynağı, üyelik aidatlarıdır. Yönetime talip olanların, yönetime geldikleri taktirde uygulayacakları bir programlarının olması, seçim öncesi bu programı meslektaşlarıyla paylaşmaları gerekir.  Derneğe üye olmak isteyenler, ki bunlar genellikle mesleklerine karşı genelde duyarlı olan insanlardır, yönetime talip olanların programlarını incelerler, sorar soruştururlar ve günü geldiğinde kimi istiyorlarsa ona oy verirler. İş burada bitmez. Bitmemelidir. Oy verenler, yönetime getirdiklerini izlemeli, gerektiğinde onaylamalı, gerektiğinde eleştirmelidir. Günü geldiğinde de yönetimi beğenmemekte devam ediyorsa oy vermemelidir. Bu işin düzeni budur. Şimdi bazıları bunun dışında kalacak ve “benim için ne yapıyor ki” deyip çıkacak işin içinden. Peki böyle diyenler, yukarıda ki açıklamalar doğrultusunda ne yaptı ya da ne yapıyor?

THD’nin 2005’den bu yana uyguladığı bir programı vardır ve bu program seçimli genel kurul’a katılan üyeler tarafından onay almıştır.

Okumamanın Doğurduğu Sonuçlar:
Web sayfamızdan Dernek Tüzüğüne kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Tüzük’te kimlerin derneğe üye olabileceği açıklıkla yazılıdır.  Buna rağmen, tüzüğü okumayanlar, derneğin yalnızca lisans mezunu hemşireleri aldığı kandırmacasına hemen inanabiliyorlar. Bunu yapanlar, meslektaşlarımızın okuyarak bilgilenmek yerine söylenenlere hemen inanmayı tercih ettiklerini çok iyi biliyorlar ve geçmişte kolaylıkla bol bol kullandıkları bu yöntemi hala kullanıyorlar ve ne yazık ki yer yer başarılı da oluyorlar. Sonuçta kaybeden hep hemşirelik oldu ve oluyor. Bundan yana hiç kuşkumuz olmasın.

Meslek Mensuplarına Medyada Sistemli Saldırı:

Medyada özellikle son yıllarda meslektaşlarımıza yönelik yoğun bir saldırı söz konusudur. Türk Hemşireler Derneği, basın aracılığı ile Sağlık Bakanlığının bu konuya dikkatini çekmiştir. WEB sayfamızdan bu bilgiyi edinebilirsiniz.

Evde Bakım ve Yaşlı Bakımında Mesleğin İstismar Edilmesi:
Evde bakım ve yaşlı bakımı konuları yıllardır Türkiye’nin gündeminde olan konulardır. Şimdiye değin bu hizmetler ihtiyacı olanlara düzenli, güvenilir ve herkesin kolaylıkla ulaşılabileceği bir biçimde verilmek üzere sistemleştirilememiştir. Milli Eğitim Bakanlığı yıllardır, bu konuların en önemli taraflarından birisi olan hemşirelik derneğine danışma gereği duymadan kendi kendine kurslar açmıştır ve açmaya devam etmektedir. Üniversitelerde bu konularla ilgilenenlerin “genel geçer bir sistem oluşturma” konusunda bazı çalışmalar içerisinde olduklarına dair duyumlar alınmaktadır. Bunların, örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere ilgili diğer kurumlarla ilişkileri ne düzeydedir, bilinmemektedir. 
Türk Hemşireler Derneği, hemşirelik alanının da kapsamı içinde olan bu konunun hemşirelik dünyasında tartışılması ve işin hukuki boyutu da dahil olmak üzere hizmetin sunumu konusunda bir model geliştirilmesi gereği konusunda ilgililerin dikkatini çekmeye hazırlanmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı son projesi ile yaşlı bakımı vermek üzere 14-15 yaşındaki kız “çocuklarını” seçmektedir. Bu konuların tarafı olarak THD üzerine düşen görevi yapacaktır.